Haktan Akdoğan Röportajı (Merak Edilen Sorular)


Amerika’nın uzay çalışmalarından sorumlu olan kurumu NASA (National Aeronautics and Space Administration) tarafından şöyle bir açıklama yapılsa sizce Dünya’da neler olurdu? “Bir ay içinde Dünya’ya meteor düşecek ve gezegenimizin dörtte üçü yok olacak”. Hayatının önemli bir bölümünü UFO (Unidentified Flying Object) araştırmalarına adayan Haktan Akdoğan (45), böyle bir durumda Dünya’daki bütün anlaşmazlıklar sona ererdi, insanlık kenetlenirdi diye sorumu cevaplarken şunu da sözlerine ekledi. ‘Tıpkı UFO’ların varlığı açıklandığında olacağı gibi.. Türkiye’de Sirius UFO Uzay Bilimleri’nin kurucusu Haktan Akdoğan ile UFO’lar hakkında İstiklal Caddesi’nin gözde mekanlarından Leb-i Derya Richmond’da ilginç bir sohbet yaptık. İşte UFO’lar hakkında çarpıcı gerçekler...

UFO’lara merakınız nereden geliyor?
Benim çocukluğumda Uzay Yolu vardı. O diziyi izlerken bana hiç yabancı gelmiyordu. Başka gezegene gitmeleri, araştırmaları, tiplemeler. Bunları bilim kurgu gibi değil de doğal bir olgu gibi izliyordum. İlgim bilim kurgu romanları ile devam etti. O zamanlar Türkiye’de çok fazla kaynak bulmak zordu. Türkiye’de St. Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra New York Üniversitesi Sanat Tarihi bölümüne devam ettim. Onbir sene orada yaşadım. Amerika’ya gittiğim zaman ilk işim UFO’larla ilgili konuları, seminerleri takip etmek oldu.

Türkiye’ye döndüğünüzde neler yaptınız?
Türkiye’ye dönünce bildiklerimi paylaşmak istedim. Bu evrensel bir konu. Önce UFO gerçeği adlı televizyona bir program hazırladık. Arkasından UFO Araştırma Merkezini kurduk. Uluslararası kongreler yapmaya başladık. UFO müzeleri kurduk. Yoğun bilgilendirme çalışması yaptık. Her sene 10-15 tane uluslararası kongreye katılıyorum. Bu bilgileri Türk kamuoyu ile paylaşıyoruz. İnsanların haber alma özgürlüğü var. Bu bilginin dünya insanlarını bir araya getirecek pozitif bir güç olduğunu düşünüyoruz.

Nasıl hayatınızı sürdürüyorsunuz? Bu işten para kazanıyor musunuz?
Benim kişisel gelirim var. Ailemin kaynakları. Bu idealist olmanızı gerektiren bir konu. Kendimi bu işe adadım.

Bizi UFO’ların olduğuna nasıl ikna edeceksiniz? Kanıtlar neler?
UFO görmeye gerek yok. Kanıt evrenin büyüklüğü. Yüz milyarlarca galaksi içeriyor. Çok büyük gezegen sistemi var. Bu kadar sonsuz sayıda gezegen varsa ve bu sistemin çok küçük bir parçası olan dünya diye adlandırdığımız mavi gezegende yaşam varsa diğerlerinde niye olmasın? Bu çok olasılık dışı bir şey zaten. Bunu bütün bilim adamları kabul ediyor. Bugün kullandığımız cep telefonuna benzer araçları çocukluğumuzun uzay yolunda görmüştük. Bugünün bilim kurgusu da yarının realitesi olacak. Bu teknolojik bilimsel bir gelişmenin vazgeçilmez sonucu. Bugün imkansız gelen mesafeleri aşacağız. Başka sistemlere gideceğiz. Eski çağlarda mağara döneminde çizilen resimler de başka canlıların kanıtı.

Başka bu türlü neler var?
Mesela Rönesans tablolarında bin 350’de Yugoslavya’da yapılmış İsa’nın çarmığa gerilişini betimleyen tabloda havada uçan ve içinde varlıklar olan bir araç var. O zaman uçmak diye bir kavram yok. Kutsal metinlerde de çok bilgi var. İlahiyatçı birçok kişi bunu kabul ediyor. Vatikan gibi çok muhafazakar bir kurum bile UFO’ların varlığını kabul etti. Açıklamaları şöyle: “UFO’lar vardır. Onlar da Tanrı’nın yaratımlarıdır. Bu bizim dinimize ters değildir”. Vatikan’ın kendi içinde gözlemevi var. Bu açıklamayı halkı hazırlamak için yaptılar. Bu durum semavi dinlere ters değil. Tam tersine yaratıcının, Tanrı’nın gücünü ortaya koyuyor. Öbür türlü Tanrı’yı sınırlıyorsunuz. Gece gördüğümüz yıldızlar evrendeki yıldızların katrilyonda biri. Biz bu kadarını görebiliyorsak o zaman öbürlerini niye yarattı? Dolayısıyla tüm bu bilgiler ışığında ‘Kesinlikle ziyaret ediliyoruz, yalnız değiliz.’ diyoruz!

Türkiye’de UFO’ların görülme durumu nasıl?
Türkiye’de son altı ayda (Haziran 2010-Kasım 2010) kurumumuza yapılan ihbar sayısı bin 452. Bu ihbarlardan 368 tanesi dijital fotoğraflarla ve kameralarla belgelenmiş. Belgelenen 368 taneden yüzde 14’ü (52 tanesi) UFO kategorisine giriyor. Diğerleri açıklanabilir doğal olgular. Bir de askeri kanattan gelen haberler var. Ben televizyonda programdayken Korgeneral Erdoğan Karakuş telefonla bağlandı. UFO deneyimini anlattı. On altı dakika bir UFO ile nasıl uçtuklarını, UFO’nun yaptığı manevraları anlattı. Üstelik dört uçak bu olaya şahit olmuş. Yani sekiz kişi eşzamanlı buna tanık. Ayrıca bize 25-30 tane müracaat etmiş üst düzey personel var. Uçuş esnasında gece ya da gündüz yakın temasta bulunmuş insanlar var. Askeri üslerde de çok önemli vakalar oldu. Bu bilgiler doğrultusunda baktığınızda askeriyenin elinde de çok önemli bilgiler var. Ulusal güvenliği de ilgilendirdiği için hava kuvvetleri inceliyor, rapor ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde de Milli İstihbarat’ta da UFO masası var. Dünyanın her ülkesinde bu konuyu araştıran kurumlar var. Fakat eldeki bilgileri halkla paylaşmıyorlar.

UFO dışında görünen varlıklar var mı?
Yakın gözlem raporlarına göre Dünya UFO literatüründe 120 farklı varlık türü tespit edilmiş.

Hangi bölgelerde görülüyor?
Dünyada görüldüğü bölgeleri kategorize ettiğimiz zaman bunlar askeri üslerde, nükleer deneme alanlarında, volkanik bölgelerde manyetik alanın çok güçlü olduğu yerlerde, büyük doğal felaketlerin öncesinde ya da sonrasında, yeraltı kaynaklarının olduğu yerlerde görülüyorlar. Bu da bize şunu gösteriyor. Değişik amaçlarla buraya gelen değişik varlık türleri ve teknolojileri olma ihtimali yüksek. Çünkü araçlarının çeşidine baktığımızda da bazıları bumerang şeklinde bazıları prizma şeklinde. 70-80 değişik araç türü var. Yani farklı sistemlerden, galaksilerden, farklı gezegenlerden geliyorlar.

Siz hiç varlıkları gördünüz mü?
Ben beş tane UFO gözlemi yaptım ve fotoğrafını çektim. Ama bir varlıkla karşılaşmadım. Düşen UFO’lardaki varlıkların fotoğrafları var. Bunların bir kısmı basına sızdı. İnternetten ulaşabilirsiniz. En son Brezilya’da bir enkaz ele geçti. Bu varlıklara otopsi yapıldı. Otopsiye girmiş doktorlar, hemşireler zaman içinde çeşitli itiraflarda bulundu.

Bunlar bize niye görünüyor?
Görünmeden de bu kadar ileri bir teknoloji amaçlarını gerçekleştirebilirler, değil mi? Çünkü insanlığı alıştırıyor, hazırlıyorlar. İsteseler bir anda gelip bütün semayı doldurabilirler. Ama bu müdahale olur. insanoğlunun tekamül sürecine ve evrimine direkt müdahale anlamına gelir. Dünyalıları çok ilkel görüyorlar. Bunu da zaten haberlerde görüyorsunuz. İnsanlar birbirlerini öldürüyor, doğayı yok ediyor. Teknolojiyi yanlış kullanıyoruz. Bizi açık temas yapacak seviyede görmüyorlar. Bizim ırkımız yok etmek ve kontrol etmek üzerine beynini çalıştırıyor. Bize şu anda verecekleri bilgiyi de yok etme için kullanacağız. Bizi gözetliyorlar, denetim altındayız. Genetik yapımızı araştırıyorlar. Toprağı, yer altı kaynaklarını her şeyi inceliyorlar.

UFO’lar tarafından kaçırılan insanların olduğu doğru mu? Kanıt var mı?
Kaçırılma demiyoruz. Ürkütücü oluyor. Alıkonma diyoruz. Bu iddiaları destekleyen bilimsel kanıtlar var. Vakaların ortaya çıkışı çok öncelere dayanıyor aslında. Ama modern çağda 1961 yılında Amerika’da yaşanan, Betty ve Barney Hill adındaki çiftin evlerine dönerken alıkonma olayı var. Bu özel bir vaka çünkü genelde alıkonmalar uyku halindeyken oluyor. Yanınızda eşiniz de olabilir, yalnız da olabilirsiniz. Yanınızda biri varsa paralize oluyor. Hiç uyanmıyor. Sizi bulunduğunuz yerden ışıkla gemiye çekiyorlar. Gemide doku, kan örnekleri alınıyor. Ya da mikroçip takılıyor. Siz tekrar sabah yatağınızda uyanıyorsunuz. Gördüğünüzü hatırlasanız bile rüya olduğunu zannediyorsunuz.

Bu nasıl oluyor?
Çünkü sizin alt beyninizde yani bilinçaltınızda bu kayıtlar var ama üst beyninizi siliyorlar. Sebebi de bunun ağır bir travma olmasıdır. Böyle bir şeyden sonra normal yaşantınıza dönemezsiniz. Bunu yapmak istemedikleri için üst beyninizdeki bilgiyi siliyorlar. Fakat bazen alt bilinçten üst bilince sıçramalar oluyor. Bazı kişiler bundan rahatsızlık duyup psikiyatriste gidiyor. Rahatsızlığı ortaya çıkarmak için hipnoz yapılıyor. Hipnozda bilinçaltına inilir ve orda bütün kayıtlar vardır. O anı bütün detaylarıyla anlatıyorlar. Bazı vakalarda anlatırken beni masa gibi bir şeyin üstüne yatırdılar, bir aygıtla bir şey yerleştirdiler diyenler oldu. Bahsettiği yerde röntgenler çekildi. Ve o röntgende tanımlanamayan parçacıklar olduğu görüldü. Ameliyatla bu mikroçipler çıkarıldı. Analizleri yapıldı. Dünyada olmayan elementleri içeren parçacıklara rastlandı. Bilim hiçbir zaman ‘yeşil adam gördüm’ gibi iddialarla hareket etmez. Zaten hipnoz seansı ve fiziki kanıtlar ortaya çıktıktan sonra alıkonma olayları daha yoğun araştırılmaya başlandı. Dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insan alıkonma olayına maruz kaldı ve kalmaya devam edecek.

Geri gelmeyen var mı?
Yok. Zarar verme gibi bir olay da yok. Sadece inceleniyoruz.

Başka farklı alıkonma olayları var mı?
Travis Walton vakası var. Yedi arkadaşının gözü önünde gemiye alındı. Beş gün sonra ortaya çıktı. Bazen ender de olsa alıkonma hadiseleri başka insanların gözü önünde oluyor. Bu açıdan bu vaka önemli bir olaydır. Hatta bunun filmi de yapıldı ‘Fire in the sky’ diye.
Amerikalı uzmanlar mart sonunda Türkiye’de UFO operasyonu yapacak

Alıkonan insanlar neye göre seçiliyor?
Baktığımız zaman her sosyal gruptan insan var. Devlet başkanları da var. Rusya’nın Kalmukya Özerk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kirsan Ilyumzhinov uzaylılar tarafından kaçırıldığını öne sürdü. Aynı zamanda Dünya Satranç Birliği Başkanı olan Ilyumzhinov, götürüldüğü uzay aracında uzaylılarla görüşme yaptığını iddia etti. Kalmuk liderin iddiası Rusya Meclisi’ne de taşındı. Bir Rus milletvekili Cumhurbaşkanı Medvedev’den iddiaların araştırılmasını istedi.

Türkiye’de alıkonma olayları var mı?
Türkiye’de biz son 15 yılda 470’in üzerinde vaka araştırdık. Bazıları farklı olmaya çalışan tipler, bazıları bilinçaltı oyunu çıktı. Bunların 144’ünden eminiz. Bu kişilerin de 7-8 tanesinde röntgenlerle mikroçip bulduk. Amerika’da bu ameliyatları yapan kişi yakın bir zamanda gelecek ve mart sonu gibi mikroçipler çıkarılacak. Bu kişilerin çoğu dışlanma korkusuyla yüzlerini göstermek istemiyorlar. Ameliyatların çekimi yapılacak ve tüm basına aynı anda açıklanacak.

Bilgiler neden gizleniyor?
NASA, UFO gerçeğini açıklasa araştırma için verilen fonu kesilir. Açıklanmamasının nedenlerinden biri bu. En önemli neden ise Dünya’da mevcut sistemlerin değişmesinden korktukları için Dünyayı yönetenler açıklanmasına engel oluyor. Bu gezegeni yöneten hakim bir güç var. UFO gerçeği açıklandığında halk birçok şeyi sorgulayacak.

Varlıklar nasıl iletişim kuruyorlar?
Evrensel dilin telepatiyle olduğunu biliyoruz. Sizin bilim kurgu diye izlediğiniz her şey aslında var olan bir şey. Beyin olmayan bir şeyi düşünemez. Onlar 6 milyar insanın ne tür bir düşünce yapısında olduğunu ve açık temasa ne kadar hazır olduklarını kesinlikle biliyorlar. Varlıkların ara ara görülmeleri, üniversitelerde bu tür bölümlerin kurulması, uzay ile ilgili filmlerin, dizilerin yapılması bir hazırlık süreci. Ve bu varlıkların görülmeleri daha da artacak. Bunlar belli bir plan dahilinde hareket ediyor. Bu süreci onlar belirleyecek. Beyin dalgalarımızdan ne kadar hazır olduğumuzu takip edebiliyorlar.

Cinsiyetleri var mı?
Fiziksel yapıya sahip olanların cinsiyeti var. Bazıları ise klon teknolojisiyle üremiş.

Peki bu varlıklardan korkmalı mıyız?
Korku bilgisizlikten kaynaklanır. Bir konu hakkında bilgi sahibi olduğunuz zaman korkmazsınız. İnsanlar ön yargıya sahipler. O da bizim kendi yansımamız. Biz o kadar savaşa, yok etmeye, karşısındakini kontrol etmeye odaklıyız ki; bütün varlıkların öyle olduğunu düşünüyoruz. O düşüncede olsalar bunu çoktan yaparlardı. Bir manyetik alan gönderirler, bizim ne nükleer başlıklı silahımız kalkar, ne üslerimiz ne de uçağımız. İnternet, telefon çalışmaz. Bunu yapmadıklarına göre ne negatif ne de pozitif varlıklar. Evrende özgür irade yasası var. Direkt müdahale etme hakkına sahip değiller. Evrende muhakkak negatif yaratıklar da var. Biz olayın pozitif yönüne konsantre olmalıyız. İnsanlık adına sosyal, bilinçsel, ruhsal teknolojik anlamda ne getirecek buna bakmalıyız.

http://ufohaber.blogspot.com/
Esra Savaş
(12.12.2010 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır)